29 MAYIS 19XX

Artık, sevdadan bahsetme zamanıdır.
Sevdan kara da olsa...
Artık, hasrete hüzünü katık edip dayanma zamanıdır.
“Dayandığın dağlara kar da yağsa”



Hüzünden ve hasretten, gözyaşları ve mutsuzluğun kısır döngüsünden söz etmenin geride kaldığını düşünüyorum. Şimdi yeni açmış çiçeklere konmuş kelebeklerin renkleriyle bezenmiş akşamlara uzanan büyülü gecelerden ve aşktan söz etmenin tam zamanı.

Birazdan sesini duyacağım diye avunuyorum. Saat kaç ola ki! Bu kez geç kaldın. Her altmış saniye yıllarca uzun sürüyor seni beklerken. Keşke seninleyken de saniyeleri yıllara bölebilseydim. Hiç bitmeyen şarkılarda söyleseydim seni sevdiğimi, güneşin her doğuşunda merhabanla ısınsaydı yüreğim.

Bugün sana o büyük sırrı açıklıyorum...
Ama söz ver aramızda kalacak. Söz mü? Tamam öyle ise, sıkı dur... Seni seviyorum.

Keşke hiç söylemeseydim sevdamı. Her şey toz duman oldu birden. Kalabalık bir yalnızlıkta baş başa kalmıştık sanki. Seni görmek için yüreğim yerinden kopuyordu. Pırıl pırıl bir aydınlığa düşen gölgeler sarmıştı dört bir yanı. Gölge oldun. Yakalayamadım.

Seni kaybetmek...

Seni kaybetmeyi kabullenmek... Hadi! Kabullen kabullenebilirsen. Mayıs sonuna geldi zaman.

Dayanılmazlığının öylesine acı veriyor ki, dayanılmazlığını dayanılır kılmaya çalışıyorum. Olmuyor.

Sensizliğime düşen iki damla göz yaşı ol.

Ya da can suyum... Çünkü, öylesine çabuk geçiyor ki zaman.

365 gün nedir? Bilir misin? Tam 8760 saat. 525 600 dakikasında 31 536 000 kez ismini sayıklamak. Seni özleyeli daha bir gün oldu. Kaldı 8736 saat.

Bak nasıl da geçiyor zaman.
..........
Ne var ki. Saatin tüm kadranındaki rakamlar sen olmalısın. Tüm şarkılar seni çalmalı. Bütün telefonlar adına kayıtlı olmalı. Tüm otobüslerde seni karşılamalıyım. Sabahlar seninle aydınlanmalı, öğle vakitlerini seninle paylaşmalı ve senle bitmeliyim akşamları.

Şimdi bir tren kalkmıştır akşamın başladığı yerden. Her kompartımanda sen. Şimdi bir tren kalkmıştır. Her istasyonda özlem satar demiryolu çocukları. Her makas değişiminde sonu gelmez tünellerde kaybolur bekleyişlerim.

Acı düdüklerinden korkar yol üstündeki göçmen kuşlar. Sen korkarsın. Rayların söylediği şarkıların notalarında gizlenir sevdamız. Son düdüğü ile göçüp gidersin istasyon şefinin. Duman duman özlemin kokar. Sen uzaklaşıp kaybolursun. Sen bana yüreğimden yakın. ve sen gözbebeğim gibi sevdiğim. İlaçlarımı verirsin 21:30’da. Can suyum olursun.

Telgraf direkleri geçer; türkü gibi tellerine kuşlar konmuş. Ağaçlar geçer; dallarında yeşil-kırmızı kiraz. Bir makas daha değişir zamandan. Sarı boyalı istasyonların banklarında kalır sevdam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder