14 MAYIS 19XX

“Yine o maskeli balodan döndünüz,
Duracak haliniz kalmadı ayakta
Soyunup dökündünüz.
Behçet Necatigil “



Gözlerinde bir başka boyuta geçtim. Mayıs güneşinin kuşkulu ışıkları akasyanın dallarından sıyrılıp odanın duvarlarına tutunmak için habire çabalıyordu. Perdemin üzerinde bir pervane ölmüştü. Güneşi odana buyur eder, ben giderdim. Tüm güzelliğini arkada bırakıp giderdim. Bugün de gidiyorum işte...

Ben giderken yüreğimi bırakırdım. Yüreğim çıkmaza girerdi, evinizin çıkmaz sokağının bir köşesinde. Tavanda akşam yanan mumum isi kalırdı. Duvarlarda yansımamız.

Bugün de gidiyorum işte. Hep sen bırakıp gidecek değilsin ya.. Sil duvardaki gölgelerimizi.

Bütün perdelerini kapatıyorum. Akşama tanıklık eden tüm eşyaları sil.

İstemesen de, istemesem de gidiyorum.

14 mayıs 03:00


Neden gittim ki sanki;

Kapının kanadına sıkıştı yaşanmışlıklarım. Sönmüş bir mumun izi kalmıştı gözlerimde. Yine o köşe başında dayanılmaz küfürler savurdum. Mektepli birkaç kız utanıp kaçtı. Topal bir köpek kovaladı peşimden. Köpek değil Süleyman. Uzun bacaklı ,uzun gövdeli karikatür bir köpekti Süleyman. Karikatür yaşantımızın karikatür köpeği. Kahrolası ayrılığın boğazını sıktım tüm hıncımla...

Binlerce katar geçti üstümden. Kime rastladıysam öfke kustum. Bir çekişte sigaranın yarısı doluyordu ciğerlerime. Ciğerlerimi kustum. Binlercesi geçti kalabalığın üzerimden. Dizlerim yaralanmıştı. Kan çanağı gibi olmuştu gözlerim.

Ellerime baktım. Titremiyordu...

Kalkıp deli gibi sana koşmak istedim yeniden. Bacaklarım yoktu, dudaklarım yoktu ve sesim yoktu. Bağıramadım bile...

Mayıs rüzgarının ardına takılmış birkaç kağıt dans ediyordu ötede beride. Uzakta, sandalyeleri ters dönmüş bir kır kahvesinden taze demlenmiş çay kokuları karışıyordu simitçi çocukların bağırışlarına.

Kalkıp deli gibi sana koşmak istedim yeniden. Eviniz yoktu.

Bir maskeli balondan döner gibi düşlerime küstüm.










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder